Back to chapter

21.6:

Hormon Tipleri

JoVE Core
Biology
A subscription to JoVE is required to view this content.  Sign in or start your free trial.
JoVE Core Biology
Types of Hormones

Languages

Share

– [Anlatıcı] Hormonlar sinyal veren moleküllerdir ve dolaşım halindeki kanla vücudun çeşitli bölgelerine taşınırlar. Hedef aldıkları hücre ve organlarda çok sayıda biyolojik süreci düzenlerler. Kimyasal yapılarına göre başlıca üç tür hormon vardır: steroitler, aminler ve peptitler. Steroit hormonlar kolesterolden kaynaklanır. Kolesterol gibi bunlarda da zincirin farklı yüzlerinden birbiriyle kaynaşmış dört karbon halkası vardır. Steroit hormonlar arasında dişi üreme organları olan yumurtalıkların salgıladığı östradiol ile erkek üreme organları testislerden salgılanan testosteron yer alır. İkinci gruptaki amin hormonları tek aminoasitten sentezlenir ve bu ya tirozin ya da triptofandır. Epinefrin adlı hormon tirozin aminoasidinden kaynaklanır ve tehlike anında, örneğin bir yırtıcının saldırısı karşısında kaçma ya da dövüşme tepkisini harekete geçirir. Kaynağı triptofan olan melatonin hormonu ise vücudumuzdaki biyolojik saati düzenler. Uyku-uyanıklık döngüsü melatonin düzeyine bağlıdır. Gündüz düzeyi düşerek bizi uyanık tutar ve gece olunca yükselerek uykumuzu getirir. Nihayet peptit hormonları, bir aminoasit zincirinden oluşur. Pankreas, bir peptit hormonu olan insülini salgılar. Yemeklerden sonra kandaki glikozun yükselmesiyle salgılanan insülin, hücreleri uyararak glikoz fazlasını emmelerini sağlar. Steroit hormonları lipofildir, yani lipitlerde çözünürler ve plazma membranına kolaylıkla dağılabilirler. Amin ve peptit hormonlar ise hidrofiliktir, bunlar lipitlerde çözünmez ve hücrelerin plazma membranını aşamazlar. O yüzden bu hormonlar, hedef hücrelerde eksprese olan yüzey reseptörlerine bağlanarak hücre yanıtını uyarır.

21.6:

Hormon Tipleri

Hormonlar, kimyasal yapılarına göre üç ana türe ayrılabilir: steroidler, peptitler ve aminler. Eylemlerine, hedef hücrelerde bağlandıkları belirli reseptörler aracılık eder.

Steroid hormonlar kolesterolden türetilir ve doğaları gereği lipofiliktir. Bu, lipitten zengin hücre zarını, sitoplazma veya çekirdekteki hücre içi reseptörlerine bağlanmak için kolayca geçmelerine izin verir. Bir kez bağlandığında, sitoplazmik hormon reseptör kompleksi çekirdeğe yer değiştirir. Burada, gen ifadesini değiştirmek için DNA üzerindeki düzenleyici dizilere bağlanır.

Peptit hormonları, amino asit zincirlerinden oluşur ve hidrofiliktir. Bu nedenle, hücre zarı boyunca dağılamazlar. Bunun yerine, hedef hücrelerin yüzeyinde bulunan hücre dışı reseptörlere bağlanırlar. Bu tür bir bağlanma, nihayetinde hormonun belirli işlevlerini yerine getirmek için hücre içinde bir dizi sinyal reaksiyonunu tetikler.

Amin hormonları, tirozin veya triptofan gibi tek bir amino asitten türetilir. Bu hormon sınıfı benzersizdir çünkü etki mekanizmalarını hem steroid hem de peptit hormonlarıyla paylaşırlar. Örneğin, epinefrin ve tiroksin, amino asit tirozinden türetilmesine rağmen, çeşitli mekanizmalar yoluyla etkilerine aracılık ederler. Epinefrin, hücreye özgü bir yanıt üretmek için sitoplazmadaki ikinci habercileri harekete geçiren bir sinyal zincirini başlatan, plazma zarının yüzeyinde bulunan G-protein bağlı reseptörlere bağlanır.

Bunun aksine, tiroid hormonu tiroksin (T4) aktif formu triiyodotironine (T3) dönüştürülür ve plazma membranı boyunca taşınır. Hücre içinde, tiroid hormonu reseptörleri, nükleer DNA ile bir kompleks içinde bulunur. Tiroid hormonu, gen ifadesini değiştirmek için bu hormon-DNA kompleksine bağlanır.

Suggested Reading

Sassone-Corsi, Paolo. “The Cyclic AMP Pathway.” Cold Spring Harbor Perspectives in Biology 4, no. 12 (December 1, 2012): a011148. [Source]

Yen, Paul M. “Physiological and Molecular Basis  of Thyroid Hormone Action.” Physiological Reviews 81, no. 3 (July 1, 2001): 1097–1142. [Source]