Back to chapter

24.1:

Bağışıklık Sistemi Nedir?

JoVE Core
Biology
A subscription to JoVE is required to view this content.  Sign in or start your free trial.
JoVE Core Biology
What is the Immune System?

Languages

Share

– [Anlatıcı] Bağışıklık sistemi, vücudun kendi doğal savunma sistemidir ve uyarlanma özelliği taşır. Hastalıklara dirençten sorumlu mekanizmadır. Vücudun bu öz sisteminde ilk savunma hatlarını oluşturan deri ve ona bağlı mukoza tabakaları, işgalci organizmaları vücuttan uzak tutmak için çok çeşitli koruyucu mekanizmalar uygular. Örneğin, deri hem asit içerir hem de bakteri öldürücü çeşitli kimyasal maddelerle bakterilerin yerleşip üremesini önler. Burnun içindeki mukus kaplı kıllar gibi unsurlar ise solunumla vücuda gelen parçacıkları tutarak burun kanallarından öteye geçmelerini önler. Bu yüzeysel bariyerler oldukça etkilidir, yine de onları aşmayı başaran organizmalara karşı vücudun içinde yer alan ikinci savunma hattı harekete geçer. Şimdi iş, makrofajlar gibi fagositik hücreler ile mast hücrelerine ve onların yanında, spesifik olmayan diğer bütün hücrelere ve kimyasal maddelere düşmektedir. Hepsi birden enflamasyona karşı bir yanıt geliştirerek enfeksiyonun yayılmasını önlerler. Üçüncü savunma hattını oluşturan uyarlanma sistemi ise lenfosit denen spesifik hücreleri kullanarak enfeksiyon etkenini doğrudan kendisi veya dolaşımdaki antikorlar aracılığıyla yok etmeye girişir. Ancak bu korumanın gerçekleşebilmesi için önce bu sistemin hazırlanması gerekir. Yani, vücuda giren yabancı maddeyle önceden tanışmış olmalı ve bir bellek oluşturarak güçlü bir şekilde saldırıya geçebilmelidir.

24.1:

Bağışıklık Sistemi Nedir?

Genel bakış

Bağışıklık sistemi, vücudu hastalıklardan koruyan çeşitli biyolojik yapıları ve süreçleri içerir. Bu süreçler, doğuştan gelen ve adaptif bağışıklık olarak sınıflandırılabilir. Etkili bir şekilde çalışması için, bağışıklık sisteminin vücudun kendi yapılarını yabancı unsurlardan ayırarak patojenleri tespit etmesi gerekir. Bu belirleme başarısız olursa, bağışıklık sisteminin vücudun kendi dokusuna tepki verdiği otoimmün hastalıklar ortaya çıkar.

Doğuştan Gelen İmmün Sistem Hızlı ve Non-Spesifik Cevap Oluşturur

Doğuştan gelen immün sistemi, enfeksiyona karşı ilk savunma hattıdır. Fiziksel bariyerleri ve konağa yabancı olan (yani öz olmayan) öğelere karşı hızlı ve non-spesifik şekilde hareket eden çeşitli hücreleri içerir. Memelilerdeki fiziksel engellerin örnekleri deri, mide-bağırsak sisteminin zarı ve mukus veya tükürük gibi salgılardır. Bir istilacı fiziksel engelleri aştığında, inflamatuar yanıt hücreleri giriş bölgesine alınır: mast hücreleri, kalıtsal immün sisteminin diğer hücrelerini çeken ve adaptif immün sistemi harekete geçiren çok sayıda kimyasal salgılar. Nötrofiller ve makrofajlar gibi fagositik hücreler patojenleri yutar ve yok eder. Özel bir beyaz kan hücresi türü olan doğal öldürücü hücreler, virüs bulaşmış hücreleri yok eder. Kalıtsal immün sistemi hücreleri birlikte istilacıyı ortadan kaldırır veya yayılmasını engeller ve adaptif bağışıklık sistemini harekete geçirir.

Kalıp Tanıma Reseptörleri Organizmaların Kendisini Tanımasını Sağlar

Bir organizma kendi dokusunu (kendine ait) yabancı bir elementten veya istilacıdan (kendine ait olmayan) nasıl ayırt edebilir? Bu yetenek, kalıp tanıma reseptörleri (PRR'ler) tarafından verilir. Bu reseptörler, bakterilere, virüslere, parazitlere veya mantarlara özgü olan mikropla ilişkili moleküler kalıpları (MAMP'ler) tanır. Örnekler, bakteriyel dış zarın parçaları veya çift sarmallı virüs RNA'sıdır. MAMP'ler, farklı bir türe veya patojen varyantına özgü değildir, ancak geniş bir patojen sınıfının (ör., gram-negatif bakteriler veya mantarlar) bir ayırt edici özelliğini temsil eder. Doğuştan gelen immün sistemi, bu nedenle, patojenlere karşı non-spesifik bir şekilde hareket eder.

Adapif Bağışıklık Sistemi Son Derece Spesifik

Omurgalılar, önceki bir saldırının “hafızasını” depolayan ve daha sonra belirli patojenlere karşı daha güçlü bir yanıt oluşturabilen adaptif bağışıklık sistemini geliştirdiler. Doğuştan gelen immün sistemi çok çeşitli hücre tiplerini kullanırken, adaptif immün sistemi patojenleri hedeflemek için iki tür beyaz kan hücresine güvenir: B hücreleri ve T hücreleri. T hücreleri, hücre aracılı bağışıklığın bir parçasıyken, B hücreleri, adaptif immün humoral dalını oluşturur.

B hücreleri, yabancı bir partikülü doğrudan yok edebilir veya antikorları serbest bırakan plazma hücrelerine dönüşebilir. Antikorlar daha sonra istilacıyı diğer hücreler tarafından yok edilmek üzere hedef alırlar. T hücreleri, yüzey reseptör bileşimlerine ve kimyasal cephaneliğine bağlı olarak çeşitli işlevleri yerine getirirler. Tüm T hücreleri, her biri tek bir antijene özgü yüzey reseptörlerini taşır. Antijenle karşılaştıktan sonra, T hücreleri bağışıklık sisteminin diğer kısımlarını uyarabilir veya enfekte veya kanserli hücreleri aktif olarak yok edebilir. Bazı B ve T hücreleri, enfeksiyon temizlendikten çok sonra bile kullanılabilir durumda kalır ve aynı yabancı elemente tekrar tekrar maruz kalındığında, daha güçlü ve daha hızlı bir bağışıklık tepkisi oluştururlar.

Doğuştan gelen immün sistemi bir tehdit veya enfeksiyon durumunda dakikalar ila saatler arasında hareket ederken, adaptif immün sistemi günler içinde yanıt verir. Bir organizmanın yaşamı içinde yalnızca adaptif immün sistemi “öğrenir” (ör., adapte olur).

Otoimmün Hastalıklar

Otoimmün hastalıklar, bağışıklık sistemi düzgün çalışmadığında ortaya çıkar. Otoimmün hastalıklar genellikle bağışıklık sistemi vücudun sağlıklı dokusunu yabancı bir elementten ayıramadığında gelişir. Tipik olarak, üç patolojik etkiden biri, bir otoimmün hastalıktan kaynaklanır: doku hasarı veya tahribatı, değişen organ büyümesi veya değişen organ işlevi.

Böyle bir otoimmün hastalığa bir örnek, Tip 1 diabetes mellitustur (T1DM). T1DM'nin başlangıcı sırasında, genellikle erken yetişkinlik dönemine kadar olan çocuklarda, bağışıklık hücreleri pankreasın β hücreleri olarak bilinen insülin üreten hücrelerine saldıran antikor üretir. Sonuç olarak, β hücrelerinin tahrip olması ve ardından kan şekeri seviyesinin düzenlenememesidir. T1DM şu anda tedavi edilemez, ancak insülin tedavisi, özel bir diyet ve egzersiz, hastaların hastalığı yönetmesine yardımcı olur. Hastalığın erken teşhis edilmesi ve tüm insülin üreten hücreler yok edilmeden önce tedaviye başlanması önemlidir.

Suggested Reading

Riera Romo, Mario, Dayana Pérez‐Martínez, and Camila Castillo Ferrer. “Innate Immunity in Vertebrates: An Overview.” Immunology 148, no. 2 (June 2016): 125–39. [Source]

Yatim, Karim M., and Fadi G. Lakkis. “A Brief Journey through the Immune System.” Clinical Journal of the American Society of Nephrology 10, no. 7 (July 7, 2015): 1274–81. [Source]